Pages

15 Ağustos 2010 Pazar

Uzun süreli ilişki & Fuck Buddy


İki başlığı da farklı yazılarda kullanmayı isterdim ama bir şekilde ikisi de bağlantılı..
Elle dergisinin Ağustos ayı sayısını karıştırırken "Fuck Buddy - Seks Partneri" üzerine bir yazı yazıldığını ve bu duruma ilişkin bir kaç kişinin yorumunu gördüm. Merak ettim, okudum. Bazı düşünceler havada kaldı, bazı sorularıma yanıt bulamadım, paylaşmak istedim..
Yazı da günümüzün modern dünyasında artık insanların evli ya da bekar durumlarına aldırış etmeden sadece seks uyumu ile alakalı olarak birbirleriyle birlikte olabilmelerinden bahsedilmiş.
Evet. Seks , Seks , Seks !
Seks sattırır.
Seks değiştirir.
Seks okutur.
Seks; hayatın her yanını etkiler.
Diğer bir deyişle, seks olmadan olmaz. Yazılıp çizilenler, yaşananlar ve tecrübeler doğrultusunda herkes seksin hayatlarında ki yeri hakkında bir parça olsun fikir sahibi olur.
Dergide evli bir kadın, eşiyle aralarında inanılmaz bir uyum ve anlayış olduğunu ancak seksin bittiğini bu yüzden 2 farklı seks partneri olduğunu yazmış. "Neden 2 ?" diye sorulduğunda ise, iki kişi olunca aşık olma etkisini 'etkisiz' konuma getiriyorum diye cevap vermiş.
Bekar ve genç bir kızımız da, oturduğu apartmanda üst dairesindeki komşusu ile sadece seks partneri olduğunu, çocuğun normalde hoş ama boş olduğunu, söz konusu seks olduğunda ise mükemmel bir partner olduğundan bahsetmiş.
Başka bir itirafın sahibi olan evli bir erkek ise, eşiyle iyi bir ilişkisi olduğunu ancak aynı zamanda eski sevgilisinin kendisini arayıp sevgilisinden ayrıldığını söylediği andan itibaren seks partneri olduklarını, eski sevgilisine karşı olan zayıflığını anlatmış.

Bütün bu yazılanların sonucunda da en iyi seks partnerlerinin evli olduğu kanaatine varılmış, zira evli seks partnerleri gündüz birlikte olup, akşam evlerine gittiğinden en sorunsuz olanıymış !
Uzun süreli ilişkilerde ise sadakat beklemek aptallıkmış, acımasızca aldatılmayı en çok hak edenler uzun süreli ilişki yaşayan çiftlermiş.
Anlaşılan evliliğinde, uzun süreli ilişkinin de kaderi ortak. Aldatılmak farz kılınmış gibi yazıp, anlatanlar öyle çok ki !
Havada asılı kalan düşüncelerime gelirsek, seks partnerlerinden bahsedenlerin hiç biri eşinin ya da sevgilisinin bu durumdan haberi olduğundan söz etmemiş. Bu demek oluyor ki açıkca birlikte oldukları insanları aldatıp, huzurlu bir şekilde uyuyabiliyorlar. Peki ya bunlar nasıl evlendi? Yani "evlenmeden olmaz" diyerek birbirlerine 'evet' dediler ve seks konusundaki uyumsuzluklarını görünce hayal kırıklığına mı uğradılar?Yok ama olmaz, yaşadıkları ilişkileri böyle kolay anlatanlar ten uyumu hakkında biraz olsun bilgi sahibidir herhalde.
Peki ya hepimizin sonu mu aldatılmak?

Benimle evlenecek adama NOT: Zaten doğduğum andan itibaren soracağın o soruya "EVET" demeyi bekliyorum,bana gelene kadar adam ol. Yok seks partneri, yok ten uyumu, yok uzun süreli ilişkinin kaderi falan bunları öğren, bana öyle gel. Haberin olsun aşk söz konusu olunca biraz geri kafalıyım, modern dünyanın oyunlarına tahammülüm yok.

" Inception - Başlangıç "



"Zevkler ve renkler tartışılmaz" oldukça klişe bir o kadar da yerinde bir cümle, zira beğeni herkese göre değişir. "Inception" filmi için de aynı görüşteyim..
Allah'ın yine sıcak ve kurak bir gününde klimaların fazlasıyla soğuttuğu bir sinema salonunda 2 saat 22 dakikamı ayırdığım bu film, öyle umduğum gibi çıkmadı. Hani muhteşem bir filmdi, yerlere göklere sığmıyor bir de üstüne üstlük taşıyordu? Hani rüya içinde rüyadan oluşan bilim kurgu, aksiyon, dram vb. türlerden oluşan film çok etkileyiciydi? Şimdi sevgili okur, aranızda filme gidip böyle son derece
etkilenenler olmuş olabilir, ama ben öyle çok etkilenemedim.

Evet güzel film olmuş ama harika değil. Ama yönetmene de oyunculuklara da lafım yok, oyuncular rollerinin hakkını vermiş. Özellikle Marion Cotillard ve Leonardo DiCaprio'nun ikili sahneleri etkileyiciydi, Marion Cotillard Leonardo DiCaprio'nun yüzünü avuçlarının arasına alıp, "Gitme" dediğinde aynı sırada oturduğum seyircilerden birinin "Bana mesela böyle 'Gitme' dese, ben kalırdım" dediğini duydum (!)
Öyle işte sevgili okur, güzel film olmuş ama o kadar da lezzetli değildi. Daha iyilerini de gördüm !

11 Ağustos 2010 Çarşamba

"acımayacak"

Öncelikle bir düzeltme yapmalıyım sevgili okur, geçenlerde Tarkan'ın yeni albümünde ki "İşim Olmaz" şarkısını bloga eklemiş ve albüm ile ilgili "albüm olmuş - ooyeeeee - budur" vb. cümleler eşliğinde bir kaç satır yazmıştım. Ama ben albümün tamamını dinlemeden, 3-4 şarkıya kapılmış ben "Acımayacak" şarkısını adeta görmezden gelmişim..

Tanrım ! o ne şarkı ama? Sözleri Sezen Aksu'nun oğlu Mithat Can'a ait olan şarkı, dinledikten sonra "bir daha asla" dedirtti.

"gece çıkmak dans etmek istermiş kendisi
gözü yükseklerde ama bir o kadar masum
ne yaparsın, nereye kadar kaçarsın?

kız ilik gibi ne dese boynum kıldan ince
şansım varsa ben ona talibim
bir gel dese kapının önündeyim
yalvarmak mı gerekiyor?
diz çökmek mi gerekiyor?
sen iste ben bekliyorum
listeme de ekliyorum
gel gel gel güzelim
gel gel acımayacak
gel gel gel güzelim
gel hiç acımayacak
kalk gel gel gel güzelim
gel gel acımayacak
gel gel gel güzelim
söz hiç acımayacak
kalbin ah kalbin!"

Peki bu sözlere ne der insan? Doktorlar muayene olmaktan korkan çocuklara söylesinler, "Gel Gel Gel güzelim - Söz hiç acımayacak" erkeklerde kızlara söylesinler. Söz konusu aksiyondan çekinen kızlarımıza söylenebilecek en uygun şarkı an itibariyle..

Albüm de "Öp" diye bir şarkı da var ama bu şarkı kadar iddaalı değil. Ekşi'de şarkı için yazılmış yorumlara da baktım pek parlak yorumlar olduğunu söyleyemem ama iyi yorumlar da var. Bu arada en hoşuma giden "bu yıl stadyumlarda maçlara damgasını vuracak olan şarkı." yorumuydu, hani haksız da sayılmaz.

Uzun lafın kısası, albüm olmuş ama şarkı olmamış..

10 Ağustos 2010 Salı

Çingene - Hippi - Çiçek Çocuklar



Bu yazıyı bugün Milliyet'in internet sitesinde okudum ve seninle paylaşmayı istedim sevgili okur.. Belki bilmeden hayatımızı etkiler, büyüyünce doktor, öğretmen, mühendis, vs. olmak yerine, ben büyüyünce hippi olacağım.!

"Let the sunshine in!
Çingeneye, “Tanrı seni niye çingene olarak yarattı?” diye sorduğunda, “Yemek, içmek, dans etmek ve uyumak için” cevabını verirmiş.
İşte bu apolitik, özgürlükçü, saf insancıl yaşam biçimini örnek alan 60’ların gençliği, listeye özgür aşkı da ekleyip dünyanın en büyük kültürel patlamasına önayak oldular. Bu büyük ‘çiçek gücü’ patlaması neredeyse yarım asırdır tüm canlılığıyla hayatımıza renk katıyor.

Modern dünyada hippi olmak;
• Düşüncelerinizi serbest bırakın. Genel estetik kaygılardan, modadan ve popülariteden kendinizi arındırın.
• Doğal beslenin, vejetaryen olun. Bitkibilimini öğrenin, hatta şifalı bitkiler yetiştirin.
• Vaktinizin çoğunu dışarıda geçirin. Balkon, teras, bahçe, hangisine sahipseniz o alanı renk renk yastılar, çok desenli kumaşlar, fenerlerle donatın.
• Saksıda çiçek yetiştirin ve saksıları mutlaka rengarenk boyayın.
• Değer verdiğiniz kişileri, güzel anlarınızı anmanızın en kolay yolu, el yapımı çerçevelere yerleştireceğiniz resimlerle duvarlarınızı süslemek…
• Artık kumaş parçalarını değerlendirmek hippi geleneğiyle bire bir örtüşüyor. Evinizde patchwork örtülere, yorganlara yer açın.


• Doğa denge üzerine kuruludur. Dekorasyonda kullandığınız renk, doku ve desenlerde denge arayışında olun.
• Evde her zaman taze çiçekler bulundurun ve bunları içi su dolu cam vazolarda yaşatın. Su çingene kültüründe yaşamın kendisini temsil ediyor. Bu sebeple içinde, ışığında bol bol yaşam enerjisi barındırıyor.
• Hippilik komün hayatının en güçlü akımı… Arkadaşlarınızı evinizde ağırlayın. Ne kadar çok insan, o kadar bol kahkaha, o kadar güzel enerji…
Neden hippilik?
Psikanalist Eric Fromm, hippiliği gelmiş geçmiş en tutarlı hareket olarak kabul ediyor. Çünkü ‘çiçek çocuklar’ özgür aşk savunuculuğunun, barış yanlılığının tüm gereklerini yerine getirerek, inandıklarını yaşamaktan hiçbir zaman çekinmemiş ve var olan düzene bir bütün halinde karşı koyarak alternatif br hayatı sürdürmeyi başarmışlar. Bu yaşam tarzının en şaşırtıcı yanlarından birisi olarak da komün hayatı yaşayan hippi gruplarının üyelerine tek tek bakıldığında hiçbirinin cebinde metelik olmamasına karşın rahatlıkla hayatlarını sürdürebilyor oluşları gösteriliyor."

7 Ağustos 2010 Cumartesi

İdeal Kadının 7 Sırrı



Neymiş ki o ???

Ukrayna'nın önemli kadın portallarından Ivona, "ideal kadın" profilini çizdi. İşte erkeklerin rüyalarını süsleyen kadının yedi özelliği :

1- Dolgun dudaklı.
2- Balık etli. Hafif kilolu ama şişman değil.
3- Açık renk saçlı.
4- Temiz ve bakımlı.
5- "Kum Saati" hatlarına sahip. İnce bel, büyük göğüs, geniş kalça..
6- Simetrik yüz yapısı.
7- Bir ilişki içinde. Çünkü erkeklere göre ideal kadın asla yalnız olmaz!



Aslında eklenebilecek alternatif bir seçenek daha var, uzun saç. Kısa saçlı kadınlar ne kadar dikkat çekici olsa da uzun saçın asilliğini ve seksiliğini herhalde kimse inkar edemez. Ayrıca ideal kadın, gerektiği zaman seksi gerektiği zaman bebeksi olabilmeli..

Bu arada Fransız model Laetitia Casta 'ideal kadın'ın yaşayan örneğiymiş.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Kızlar Dikkat : Evde Kalmayın.



Bazı Kızlar Neden Evde Kalırlar?

Kadınların gidip kendilerine erkek (koca) secebilecekleri bir erkek dükkanı (magazası) acılmıstır. Magaza 5 katlıdır ve her kat cıkıldıkca, erkeklerin nitelikleri de yukselmektedir.

Magazada sadece tek bir kural gecerlidir: herhangi bir katın kapısından iceri giren kadın, o kattan alıs-veris etmek zorundadır ve eger bir ust kata cıkmak isterse, tekrar asagı katlara inemez.

Bir gun bir grup kız arkadas, kendilerine erkek secmek icin magazaya gider.
Ve....

1. KAT: Kapıda sunlar yazılıdır: "Bu kattaki erkeklerin calısacak bir isleri var ve cocukları da severler". Kızlar yazılanları okur ve soyle derler: "Eh, hic yoktan iyidir ama bir de ust kata bakalım".

2. KAT: kapıda yazılanlar: "Buradaki erkeklerin iyi bir isleri var, cocukları severler ve son derece yakısıklıdırlar." Kızlar: "Hmmm, hic fena degil ama acaba bir ust katta ne var ?"

3. KAT : "Buradaki erkeklerin cok iyi birer isleri var, cocukları severler, son derece yakısıklıdırlar ve ev islerine de yardım ederler". Kızlar: "Aman
Tanrım, cok etkileyici ama yukarıda baska katlar da var."

4. KAT : "Buradaki erkeklerin isleri cok iyi, cocukları cok severler, gayet yakısıklı olup, ev islerine yardım ederler ve ayrıca son derece romantiktirler". Kızlar cıglık atmaya baslarlar: "Inanılmaz, bir ust katta bizi neyin bekledigini bir dusunun!" Ve bir kat daha cıkarlar...


5. KAT: sunlar yazmaktadır: "Bu kat bostur ve sadece, kadınları memnun etmenin mumkun olmadıgını kanıtlamak icin konmustur. Cıkıs soldadır; umarız inerken merdivenlerden yuvarlanırsınız.

Facebook'da bir arkadaşım paylaşmıştı. Mutlaka bloguma koymam gerekli diye düşündüm, gerçekten doğru bir yanı var. Biz kızlar bazen hep daha iyisini istemekten elimizdeki iyiyi de kaybedebiliyoruz, eh bir de kediyi merak öldürürmüş bilinen bir sözdür kadınlarında kediye olan yakınlıkları düşünülecek olursa aman diyeyim aman !